Haber

Ankara’da Avukatlar Tehlikedeki Meslektaşları İçin Yürüyor: “Adalet, Demokrasi ve Daha İyi Bir Dünya İçin Canımızı Vermekten…

Ankara’da avukatlar, 24 Ocak Tehlike Altındaki Avukatlar Günü nedeniyle mesleklerini yaparken yaşadıkları zorluklara dikkat çekmek için Ankara Adliyesi’nden Ankara Barosu’na yürüdü. Ankara Barosu Başkanı Mustafa Köroğlu, yürüyüşün ardından yaptığı açıklamada, “Ekmek ve özgürlük için, insanca bir yaşam için, adalet, demokrasi ve daha güzel bir dünya için canımızı vermekten vazgeçmeyeceğiz. Çünkü biz herkesin avukatıyız.”

Ankara’da avukatlar, 24 Ocak Tehlike Altındaki Avukatlar Günü münasebetiyle, mesleklerini icra ederken birçok zorlukla karşılaşan meslektaşlarının içinde bulunduğu zor duruma dikkat çekmek için Ankara Adliyesi’nden Ankara Barosu’na yürüdü.

Yaklaşık 700 metre arayla avukatların yürüyüşüne CHP’li avukatlar Ali Haydar Hakverdi, Süleyman Bülbül ve Nurhayat Altaca Kayışoğlu da katıldı. Yürüyüşte avukatlar, “Savunma susmadı, susmayacak” ve “Tek başına kurtuluş yok, hep birlikte ya da hiçbirimiz” sloganları attı.

Ankara Barosu Başkanı Mustafa Köroğlu, avukatların yürüyüşünün ardından Ankara Barosu binası önünde yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi:

“24 Ocak’ın dünya çapında bir anma ve bilinçlenme günü olarak anılmasının nedeni, Atocha Katliamı olarak nitelendirilen 24 Ocak 1977’de Madrid’deki Atocha 55’te dört avukat ve bir meslektaşının katledilmesidir. yetkililerin, kamuoyunun ve basının dikkatini odak ülke avukatlarının durumuna çekmek için her yıl düzenlenmektedir.

“YETKİLİ YETKİ SAHİPLERİ EN ÇOK SESİNİ ÇIKARAN AVUKATLARI HEDEFLERİNE VE BASKIYA KOYDU”

Avukatlar her anlamda tehlikede. Bürosunda darp edilen ve haciz yerinde öldürülen avukatın olayı adliyeye döner. Her geçen gün daha fazla sayıda genç meslektaş işsizliğe ve ekonomik bunalımlara sürükleniyor. Her anlamda otoriter; Amaçlarına ve baskılarına en çok ses çıkaran avukatları zorluyor. Mesleğin doğası gereği hak arayan ve itiraz eden avukatlar boyun eğdirilmeye çalışılmaktadır. Mesleki koşulların iyileştirilmesinden kasıtlı olarak kaçınılmakta ve avukatlar her geçen gün daha fazla tehlikeye atılmaktadır.

“AFGANİSTAN’DAKİ MESLEKTAŞLARIMIZLA DAYANIŞMA İÇİNDE OLDUĞUMUZU GÖSTERMEK İSTİYORUZ”

Tehlikedeki Avukatlar Günü bu yıl Afganistan’daki meslektaşlarımıza ithaf edilmiştir. Tıpkı 2012 ve 2019’da odak ülke olarak Türkiye’nin belirlendiği gibi. Afganistan’da Taliban rejiminden doğrudan etkilenen meslektaşlarımızla dayanışma içinde olduğumuzu ifade etmek isteriz. Ülkelerinde savaş ve rejim değişikliği olmasaydı bizden daha fazla tehlikede olur muydu bilmiyoruz.

“MESLEĞİMİZ HER YERDEN KUŞATMA ALTINDA”

Evet, içinde bulunduğumuz durum hiç iç açıcı değil. Evet profesyonel anlamda her yönden kuşatma altındayız. Savunuculuk bilinçli yöneticiler tarafından amaç haline getirilmiştir. Bir meslektaşınız dövüldüğünde veya öldürüldüğünde, sosyal medyada veya haber sitelerinde avukatın bunu hak ettiğine dair yüzlerce yorum göreceksiniz. Çünkü onlara göre avukatlar hırsızdır, dolandırıcıdır, haindir, teröristtir. Gerçeği yansıtmayan bu ahlaksız ithamlarla bugünlere geldik. Önyargılar şiddete dönüştü, failler cezalandırılmadı.

“SOSYAL BOZUKLUKLARDAN, CEZASIZLIK POLİTİKALARINDAN VE ADALETE GÜVENİ KAYBEDEN KİŞİLERDEN HER ZAMAN SORUMLU OLARAK AVUKATLAR GÖSTERİLDİ”

Avukatlar her zaman toplumsal yozlaşmanın, cezasız kalma politikalarının ve adalete olan inancını yitirmiş insanların sorumlusu olarak gösterildi. Müvekkilleriyle özdeşleşen avukatlar adeta hedef kitle haline getirildi. Ama çabamızdan vazgeçmedik. (Ama bugün buraya geldiğimizde yaşadıklarımızı iktidardakiler bizimle uğraşmaktan vazgeçmedi) Biz sadece onurlu yaşamak ve yaşanmasını sağlamak istiyoruz.

“EKMEK VE ÖZGÜRLÜK İÇİN, ADALET İÇİN, İNSANLIK, DEMOKRASİ VE DAHA İYİ BİR DÜNYA İÇİN CANIMIZI FEDA ETMEYECEĞİZ”

Baskıcı iktidarlar ise tüm dünyada olduğu gibi elimizden geldiğince meslek özgürlüğümüzü daraltmaya, avukatlık mesleğini yok etmeye, bu konuda kanunlar çıkarmaya ve bizleri tehdit etmeye devam ettiler. Baroları bölmeye çalıştılar, numaralı barolar oluşturdular ve avukatı avukata yönelttiler. Hukuk tarihimizin her döneminde avukatlar tehlikeye girmiştir. Bu nedenle onurlu emeklerinden vazgeçmemek için canlarıyla ödeyenler oldu. Tıpkı eski liderlerimizden Avukat Muammer Aksoy ve Diyarbakır Barosu Başkanlarımızdan Avukat Tahir Elçi gibi. Bu yiğitlerden bir diğeri de hukukçu gazeteci Uğur Mumcu. Bugün, haince katledilmesinin yıl dönümü olan Uğur Mumcu’yu şu sözlerle anmak istiyorum:

‘İnsanlar neden hapse giriyor, neden acı çekiyor? Otağ-ı Hümayun denilen Ziverbey Konakları ve işkence karargâhlarından neden geçmektedir? Neden? Niye? Bunun bir sebebi var. Daha iyi bir dünya, daha iyi demokrasi, daha iyi sosyal adalet, ekmek ve özgürlük için.’ Evet, burada Afgan yönetimini Uluslararası Avukat Hakları normlarına saygı duymaya çağırmak için toplandık ama dünyanın göbeğinde bu normlara ve uluslararası anlaşmalara imza atan ülkemiz yönetimine de saygı çağrısında bulunuyoruz. normlar ve yasa. Ekmek ve özgürlük için, insanca bir yaşam için, adalet için, demokrasi için, daha güzel bir dünya için canımızı vermekten vazgeçmeyeceğiz. Çünkü biz herkesin avukatıyız. Toplumun, bireyin, sessizin, sessizin, korkanın, zayıflayanın, hor görülenin, var olanın, artık olmayanın, güçlü olanın ve muhtemelen de olacak olanın sesiyiz. yarın zayıfladı

Biz savunmanın sesiyiz. Biz tehlikedeysek, sen de tehlikedesin. Görevini yaparken tutuklanan, baskı altına alınan, tehdit edilen, şiddete maruz kalan tüm avukatlarla dayanışma ve birlik içinde çalışmalarımızı sürdüreceğimizi beyan ederiz.”

derincehaber.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu